Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD ) Başkanı Suat Baysan ise, “TESİD elektronik sektöründe faaliyet gösteren ülkemizin güzide şirketlerini temsil etmektedir. Pazar büyüklüğü olarak telekom işleticileri hariç 2006 yılında 9B $ lık bir hacim oluşmuştur. Araştırma-Geliştirme faaliyetlerine en fazla payı ayıran yine elektronik sektördür. Deloitte’un Teknoloji Fast 50 Programı ülkemizde girişimcilik açısından atılmış çok önemli bir adımdır, programı TESİD olarak destekliyor ve şirketlerimize başarılar diliyoruz,” ifadesini kullandı.
Ülkelerin ve o ülkelerde yaşayan insanların refahını belirleyen temel faktörün teknoloji üretmek ve yüksek katma değerli ürünler geliştirmek olduğunu artık herkesin kabul ettiğini kaydeden TTGV İstanbul Temsilcisi Haluk Zontul ise şunları söyledi:
“TTGV olarak, kurulduğumuz 1991 yılından bugüne, ülke ekonomisinin teknoloji temelli büyüyebilmesi için, yenilikçi sanayi kuruluşlarına destek sağlamaktayız. Deloitte’un başlattığı bu programın, ülkemizdeki teknoloji firmalarının uluslararası düzeyde tanınması ; yatırımcı ve karar alıcıların ajandasında teknolojinin üst sıralara çıkması açısından çok önemli bir girişim olduğu düşünmekteyiz. TTGV olarak desteklemekten şeref duyduğumuz teknoloji firmalarının, geçen yıl bu listelerde üst sıralarda yer alması da bizi ayrıca sevindirmişti. Bu yılki sonuçları da merak ve heyecanla bekleyeceğiz.”
Deloitte Teknoloji Fast 50 Türk teknoloji şirketlerine ne kazandırıyor?
Teknoloji Fast 50, teknoloji şirketlerine ve ekonomiye önemli katkılar sağlıyor. Ayrıca, teknoloji sektörünün gücünü, dinamizmini ve potansiyelini ortaya koyarken, kamuoyunun ve iş dünyasının dikkatini de yenilikçiliğe, Ar-Ge’ye ve teknoloji geliştirmeye çekiyor. Program, şirketler açısından da medyada yansıma almak, bilinirlik ve güvenilirliği artırmak, yeni yerli ve yabancı ortaklarla iş geliştirme fırsatları sağlamak ve çalışanların motivasyonunu yükseltmek gibi avantajlar sağlıyor. Geçtiğimiz sene, “Deloitte Teknoloji Fast 50 – Türkiye” programında ve EMEA Fast 500’de dereceye giren şirketlerin çalışmalarının da programdan olumlu etkilendiği görülüyor. Her iki programın sonuçları da katılımcı kuruluşların müşterileri ve iş ortakları tarafından dikkatlice takip edilirken, elde edilen başarılar bu şirketlerin itibarını önemli ölçüde artırdı. Özellikle EMEA Fast 500 kuruluşların yurtdışında önemli bağlantılar kurmalarına vesile oluyor. Programda elde edilen derece şirketler için uluslararası bir referans olarak giderek önem kazanıyor. Her iki programda da dereceye giren kuruluşlar, potansiyel uluslararası iş ortaklarına raporun bir nüshasını yollayarak karşılıklı güvenin oluşturulması sürecini hızlandırıyorlar. Şirketler, “Deloitte Teknoloji Fast 50 – Türkiye” programı ile iş geliştirme, yeni iş alanları keşfetme ve yeni iş bağlantıları kurma açısından güzel bir başlangıç yaptıklarını vurguluyorlar. Ayrıca EMEA Fast 500’e giren bir kuruluşun işbirliği yapmayı düşündüğü Asya Pasifik bölgesinden bir şirketin, güvenilirliğini ve başarısını kanıtlayabilmek için sıralamada yer aldığı Asya Pasifik Deloitte Teknoloji Fast 500 raporunu bu kuruluşa göndermesi de programın uluslararası prestijinin yüksekliğine dikkat çekiyor.