Çinli yazar Liu Cixin’in 2008 yılında 3’lü seri olarak yayınladığı bilim kurgu eserlerinin ilki Üç Cisim Problemi kitabıdır. Pandemi sürecinde Zamansız Sanal Mekânların verimliliğinin neredeyse sıfır seviyesine gerilediğini ürkerek fark ettim.
Yazarın eseri 2014
yılında İngilizce çevirisi ile gündeme gelmiş ve önemli ödüllerin kazanılması
ile tanınırlığı üst seviyeye çıkmıştı. Bilim Kurgu hikâyeleri ilgimi ve
beğenimi çekmeyi sürdürüyor. Ancak eserlerin hatıralarımda yer edebilmesi, tartışmasız
düşüncelerimi sorgulaması ve Fizik kuralları ile örtüşmesi koşuluna dayanıyor.
Başlangıcından itibaren Çin devrimi süresince yaşanan
olayların anlatılmasından, özünde kuantum fiziği kavramlarını barındırmasından
etkilendiğimi belirtmek isterim. Ayrıntılar içinde ustalıkla gizlenmiş gerçeklerin
farkına varıp keşke bilimsel gezinti uçsuz bucaksız bilinmezlik içinde daha da
kapsamlı açıklansaydı görüşüne kapıldım.
Fizik evreninin tarihsel kahramanlarından Carl Sagan
bilim dünyasını dahi şaşırtan ilk kitabı “Contact - Mesaj” 1985 yılında
yayınlandığında gündelik koşuşturma içinde neleri kaçırdığımızı şaşırtan bir
sadelik ile öğrenmiştik. 1995 yılında okuduğum romanın üniversitede öğrendiğim
fizik ile açıklanabilir olması, merakımı ısrarla sürdürmeme sebep olmuştu. Fizik
ve matematik ile açıklamaya çalıştığım teknik kavramların sonrasında ilgim
doğayı, iklimi, çevreyi, sanatı da kapsadığını deneyimlemek fiziğe
derinlemesine dalmakla devam edecekti.
Görecelik teorisi ile kuantum fiziğinin çatışma, kesişme
düzleminde Albert Einstein ve Niels Bohr’un bilimsel atışmalarını Manjit Kumar
2017 yılında yayınladığı eserinde yalın bir yazımla ortaya koymuştu.
Belirsizliğin ve olasılıkların hüküm sürdüğü bir evreni hayal etmenin zorluğunu
şimdi daha net olarak algılayabiliyorum. Yaşamının son döneminde Albert
Einstein kuantum teorisine sahip çıkarak her iki kuramı birleştirmek üzere
çalışmaya başlayacak ancak ömrü yetmeyecektir. Her şeyin teorisi günümüzde
bilim insanlarının gönülden emek verdikleri tanımlama kuşkusuz fizik
araştırmalarına son noktayı koymayacak, ileri uygarlıkların varabilecekleri çağı
sorgulamamıza olanak sağlayacaktır.
Albert Einstein Mekân/Zaman dört boyutlu evreni yalın
olarak açıklamasının ardından o zamana kadar gizemli bir kuvvet olarak
yorumlanan yer çekiminin de aydınlanmasına sebep olmuştur. Evrenin bükülmesi
neticesinde ışık hızı ile yayılan yer çekimi dalgalarını genel görecelik yasası
ile belirlemiştir. Dört boyutlu Evrenin daha üst boyutlarını kavramak ünlü
bilim insanı Michio Kaku’nun 2017 yılında yayınladığı eseri Paralel Evrenler’de
ele alınmıştır.
Üç Cisim Problemi, güneş sistemimize yakınlığı evren boyutunda düşünüldüğünde komşu ( 4 ışık yılı) sayılabilecek farklı bir sistemden dünya ile bağlantı kurulmasını konu almaktadır. Trisolar sisteminde ilerlemiş medeniyetin doğaları gereği yeni arayışlar içinde kıvranmaları tırmanan gelişmeler olarak anlatılıyor. Gezegende şartların imkânsıza yakın düzeyde yaşamı desteklemesi kendi gezegenimize haksızlık ettiğimizi bir kez daha anımsatıyor. Dünyadan gönderilen bir iletinin Trisolar gezegeninde algılanması, mesaja yanıt verilmesi sekiz yılda çevrimin tamamlanması ile başlamış olacaktır. İnsanlığın sergilediği çarpıcı değişimi yakıştırmak istemesek de gerçekçilik payının yüksek olduğunu tahmin etmek zor olmayacaktır. Trisolar sistemi ile iletişimin döngüsel olarak sekiz yılda yapılabilmesini hızlandıracak çözüm kuantum fiziği ile mümkün olacaktır. Dolanıklık, iki atom altı parçacığın birbirlerini taklit etmesi olarak açıklanan vaka anlık olarak vuku bulmaktadır.
Önceleri Albert Einstein bu özel duruma inanmamış ve uzaktan
büyülü fiil benzetmesi yapmıştır. Günümüzde ise deneyler göstermiştir ki, iki
dolanık (entangled) parçacık aralarındaki uzaklık ne kadar olursa olsun anlık
iletişim kurabilmektedir. Trisolar gezegeninde uzayda inşa edilen devasa
hızlandırıcı ile dört dolanık proton yaratılmış ve ikisi dünyaya gönderilmiştir.
Sanki harikalar diyarında zahmetsizce dünyayı canlı olarak izleme imkânına
kavuşan Trisolar medeniyeti başka emeller peşindedir.
Fizik ve kuantum teorisine ilgi duyan Zamansız Sanal Mekânlardan kısa bir süreliğine de olsa kurtulmak isteyen okurlara Üç Cisim Problemi’ni tavsiye ederim.