1990’lı yıllarda
okuduğum, Amerikalı yazar Joseph Heller’in “Catch 22” romanına yaşamakta
olduğumuz salgın sürecinde bir kez daha göz atma fırsatım oldu.
Roman yayınlandığı
1961 yılından itibaren, 20. yüzyılın kayda değer en anlamlı eserleri arasında
sayılmaktadır. Yeniden fark ettim ki, 2. Dünya Savaşı esnasında bir savaş
pilotunun yaşamış olduğu duygusal ikilem
hala güncelliğini korumaya devam etmektedir. Heller romanında aslında kendisini
farkı bir zaman diliminde anlatmaktadır ve “Catch 22” deyimini İngilizceye
kazandırmıştır. Sorunun çözümünün problemin kendisi olduğu durumundan
esinlenerek tarihsel bir kurguyu kaleme almıştır.
Türkçe’de “iki
arada, bir derede kalmak” deyimi tam karşılık olabilir mi?
Konu, küçük bir eşyasını kaybetmiş ve aramakta olan bir kişi örneği ile açıklanırsa deyim daha net algılanacaktır. Eşyası kaybolan bir kişi belirli bir zaman içinde her yere bakarak mutlaka aradığını bulacaktır. Ancak çevresini görebilmek için bir gözlüğe ihtiyacı olan bir kişi eğer gözlüğünü kaybetmişse çözüm oldukça zorlaşacaktır, gözlüğünü nasıl bulacaktır?
“Catch 22”
kahramanı savaş pilotu uçmak ve düşman uçaklarını düşürmek zorundadır. Komutanlar
ise başarılarının yüksek olması durumunda hedefleri sürekli gözden geçirmekte
ve arttırmaktadır. Her uçuşunda kendisinin de düşürülme ihtimali yüksektir. Bulunduğu
durumdan çıkabilmesini vatan sevgisine, cesaretine ve şerefli bir asker
olmasına borçludur. Zamanla kimin dost kimin düşman olduğunu karıştıracaktır.
Doğadan bir örnekle,
aşk içinde yanıp tutuşan kurbağa uygun bir eş bulabilme uğrunda var gücü ile
seslenmektedir. Ancak kendisini dinlemekte olan eş adayları dışında avcı kuşlar
da bulunmaktadır. Ne kadar yüksek perdeden bağırırsa rakiplerinin önüne geçeceği
ve tercih edileceği kuşkusuzdur. Böyle bir durumda en uzakta bulunan bir avcı
da sesini duyacaktır. Kurbağa yaşamı uğruna, yaşayabilmek ve neslini devam
ettirebilmek için koşulsuzca daha da yüksek sesle bağırmayı her zaman tercih
etmiştir. “Catch 22” sarmalında ölüm ve kalım ikilemi içinde var olmayı sonsuza
kadar soluk soluğa hissedecektir.
Yaşamakta
olduğumuz salgın bana “Catch 22” hikâyesini hatırlattı. Dışarı çıkmak işimizin
başında bulunmak istiyorduk, bu şekilde kazanımlara devam edebilir, ailemize
destek olabilirdik. Birbirimize kavuşmak istiyorduk ancak maskeli de olsak,
mesafemizi de korusak, virüse yakalanma ihtimalimiz çok yüksekti ve iki
seçeneğin de bedeli ağır olacaktı. Oldu da…
Salgın sürecinin,
romanda yaşananlarla ne kadar örtüştüğünü fark ettim. Kitabı raftan indirdim
tekrar okudum. İkilemden kurtulmanın, gözlüğünü arayan kişinin kendisinin mantıksal
olarak çözemeyeceği sorunun çaresinin, destek alması zorunluluğu olmasıydı.
Fizik meraklısı
bir mühendis olarak sonra düşündüm “Catch 22” sarmalı karadeliklere benziyordu.
Olay ufkunu geçen hiçbir varlık için kurtuluş mümkün olmuyordu. Kaybet/Kaybet
olasılığına bilinçli sürüklendiğinizi hissettiğiniz bir durumla karşılaştınız
mı? Sarmaldan kurtuluş akıntıya kapılmış tekne örneği, dolanıklıktan çıkış
zinde düşünce ve denize çapa atma ile mümkün olabilir mi? Devinimi, hareketi
biran durdurabilmek sonrasında salim planlama ve karşı tedbir ile çözüm
üretmek... Uygulamaya geçmek, ardından rota düzeltmeleri ile “Catch22”
savrulmaktan tamamen kurtulmak...
Yaklaşmakta
olan 2022 yılının “Catch 22” deyimini hatırlatmamasını, sağlıklı aydınlık
günlerin bizleri kucaklamasını hasretle diliyorum.
Ünlü Fizikçi Kuantum Mekanik ustası Max Plank şöyle diyor "İnsan doğanın gizemini çözemez. Çünkü biz doğanın bir parçasıyız ve aynı zamanda gizemin de bir parçasıyız"