Gezegenimizin sanal ortamda ikizini oluşturma faaliyetleri, her geçen gün yükselen ivmesiyle ve şaşırtıcı ürünlerle gündemi işgal ediyor. Sanallaştırmaya tanınan öncelikler çoktan tanımlandı bile. İnsanlar, Makinalar, Nesneler, Doğa sırasıyla değil, ticari koşulların uygun olmasıyla birlikte her iki evrende de eş zamanlı varlıklarını sürdürebilecekler. Çevrimiçi ve gerçek zamanlı etkileşim için gerekli olacak iletişim mimarisi de sınırsız kapasitesiteye sahip olacak şekilde yeniden tasarlanıyor.
Görünen köy rehber istemiyor, hedef belli, yol belli, araçlar belli. Araçların amacı canlı üretilen veriyi sayısal hale dönüştürmek… Dolayısıyla aygıtlar, algılayıcılar, giyilebilir teknolojiler, koyuntular (implant), tüm devreler (chip) hayatımızın içinde miktarları çoğalarak daha fazla yer alacaklar. Kısaca algılayıcılara da değinecek olursak, aklımıza ilk gelen elektriksel devrelerle beraber, kimyasal ve biyolojik duyargaların da geliştirilmelerine ayrılan kaynak planlamasının nasıl da önemsendiğinin farkına varabiliriz.
Bunca verinin anlık üretilmesi ve
ayrıca üretim yerlerine erişmenin kolaylaşması sonucunda her şeyin bağlantılı
olmasına imkân verecek, dört temel unsurun özenle, dikkatlice, hassasiyetle ele
alınması gerekliliğini hayrete düşmeden haritalandırmak zorundayız. Taşıma,
Barındırma, Analiz, Anlamlandırma.
Taşımayı Değerlendirelim: Karasal
erişim sistemleri sabit bakır teknolojiler (ADSL), hücresel gezgin işletmeler
(GSM), omurga, fiber optik ağlar ve radyolink bağlantıları… Darbant ve
Genişbant ihtiyacının aynı anda karşılanması talebine çözüm olacak teknolojilerin
devreye alınması (5G)…Gereksinimlerin her koşulda yer, mekân ve zamandan
bağımsız karşılanabileceğini varsaymanın mevcut nüfus dağılımı, hareketlilik,
kara, deniz, hava ulaşımıyla örtüşmediğini kabullenmeliyiz. Bu sebeple, göklere
sahip çıkmak için uydu ve uzay teknolojilerinde öncülük yapabilmek ülkesel
rekabetçiliğin anahtarı olacaktır. Uydulardan karşılanan iletişim önceleri
seçenek olarak değerlendirilmesine karşı son zamanlarda karasal sistemlerle
direkt rekabet içinde bulunabilecek gelişmeleri test eder seviyeye ulaşmıştır.
Alçak Dünya Yörüngesi uydularının
(LEO) 1990 yıllarında başlayan heyecanlı projeleri maalesef 2000 yıllarında
hüzünle sonuçlanmıştı. İşletmeler yüksek ölçekli yatırımlarını bırakın geri
kazanmayı neredeyse yok pahasına elden çıkarmışlardı. Ne oldu da şimdi eski
fikirler bir kez daha değerlendiriliyor? Pazar yaklaşımı bireyselden, kurumsala
doğru mu evriliyor? Salgın süresince şahit olduğumuz büyük yerleşim
birimlerinden kaçışla, uydu bağlantıları her coğrafyada uzaktan çalışma için
uygun şartlara mı getirilecek? Aslında yaşamakta olduğumuz süreç içinde
sınırların da iş dünyası içinde kalktığını ve cazip meslekler için çok daha
verimli koşulların oluştuğuna da tanıklık ettik. Düzenleyici kuruluşların temel
tutumunu tersine çevirecek, önceliğin daha az yoğun ancak genişbant iletişim
gereksinimi süratle kabaran yerleşim birimlerinin kapsanmasına yönelik, yeni
lisans modelleri uygulamasına geçilmesi öngörülmektedir.
Yerleşik işletmecilerin bunca
yatırımlarının finansal dönüşünü yavaşlatabilecek tüketici göçü bir başka
deyişle ARPU mekân değişimi, uydu işletmecileri için bir fırsat penceresinin
açılmasına imkân verecektir. Alçak yörünge uydularının teknolojik gelişmeler
ışığında maliyetlerinin düşmesi, dünyadan uzaklıkların kısa olması nedeniyle
gecikme süresinde sağlanan iyileşme, pazarı allak bullak edebilecek düzeye
gelmesi ile karşı karşıya kalınabilir. İncelenen analizlerde toplam uydu
pazarının erişmiş olduğu ticari hacminin 400 Milyar$ seviyelerinde
bulunacağıdır. Terminallerin küçülmesi, sık aralıklarla yukarıdan geçen
uydularla iletişim içinde bulunmasının da üstesinden gelindiği düşünülünce
maliyetlerin düşeceği bir gerçektir.
Ayrıca bütün yönleriyle dikkate
alındığında LEO işletmecilerinin daha önce iş planları ile sezinlenememiş yeni
açılımlara da uzanabilecekleridir. 1. Hücresel
gezgin (GSM) işletmecileri için omurga taşıyıcı hizmeti, toplayıcı merkezlerden
uzaklık birimine bağlı olarak fiber kablo ile rekabet içinde daha düşük maliyet
oluşturulabilir. 2. Yakınlığın yararlarından sayabileceğimiz hızlı dönüş
üstünlüğü aracılığı ile devlet, araştırma ve kurumsal pazarda, güvenlik,
süreklilik, esneklik ile tercih nedeni olabilir. 3. M2M bağlantılar, demirbaş
izleme, nesnelerin iletişiminin fiyatın daha duyarlı olduğu darbant
kullanımlarda yeterli karşılık bulunabilir. 4. Tüketicilerin ve kurumsal
müşterilerin uç noktalarda karasal altyapının eksikliğine genişbant hizmeti ile
yokluğu giderilebilir. 5. Afetler erken uyarılabilir ve yönetilebilir. 6.
Telekom sektörünün direkt ilgi alanında bulunmamasına rağmen, görüntüleme ve
çevrim için gözlem kabiliyetinin geliştirmesine yardımcı olabilir.
ITU uzun zamandır GEO/MEO/LEO
uydu işletmecileri arasındaki pazar karmaşasını önleyecek tedbirleri tasarlama
çabası içinde çözüm oluşturmaktadır. Ancak karmaşık sorunların çıkar yol
arayışı, örneğin frekans tahsisleri, LEO ile GEO uydularının oluşturacağı
frekans girişimini azaltıcı çareler üzerinde hemfikir olmak zorlayıcı
olacaktır. LEO projelerinin iş planlarına haksızlık etmek istemem. Ancak
tamamının başarılı ve kazançlı sonuçlanacağını öngörmek de kestirilemeyecek bir
değerlendirme olacaktır. LEO uydu işletmecilerinin pazara giriş haritalarında
öncelikle büyüklüğe dayalı niyet, felsefe, düşünüş, dikkat beklenen çetin
rekabetin içinde yaşamsal kurguyu tanımlayacaktır.
Uzay Ajansları Stratejik
planlarını özenle ve itinayla hazırlamamaktadırlar. Çıktıların gerekçelerini
doğru kavrayarak, konunun titiz araştırma sonucunda kamuoyu ile paylaşılması
güvenilirliğin temel nedenidir. Böylece uzay ajansları bir orkestra şefi
benzeri yüksek bütçeler ile amacına yönelik çalışma yaparken ortak paydaşların
da melodiye eş zamanlı destekleri bütünsel çok sesliliğe neden olacaktır.
Uluslararası Telekomünikasyon
Birliği (ITU) Dünya Radyo Konferansı (WRC) Kasım 2019 tarihinde Sharm el-Sheihk
toplantılarında LEO uydularıyla ilgili olarak kararlar almıştır. 1. Fırlatma
araçlarının gelişmesi neticesinde aynı anda gökyüzüne gönderilebilecek uydu
sayısının da artmasıyla neticelenmiştir. LEO uydularının sayıca yüksek
rakamlarda görev yapacak olmaları sebebiyle fırlatma sorununa çözüm bulunmuş
olmaktadır. 2. Yeni kabul görmüş düzenlemeler çerçevesinde takımuydu işletmecilerinin
toplam uydu sayısının %10’u 2 yıl, %50’si 5 yıl ve tamamının 7 yıl içinde
yörüngesine yerleştirilmesi zorunluluğu kayıt altına alınmıştır.
Sonuç olarak LEO takım uydularının
yerel yetkilendirme ve frekans tahsisi sonrasında pazarın yeniden biçimleneceği
kuşkusuzdur. Oyuncuların iş modellerinin başarısını, kullanıcıların taleplerini
karşılayacak, hizmet çeşitlemesi ve fiyatlandırma belirleyecektir.