Elektronik Mühendisliği eğitimini yıllar önce büyük bir hevesle tamamlamıştım. Zamanımızda donanım tasarımı matematiksel modellere dayandırılmak zorundaydı. Hedeflenen sonucun alınabilmesi ölçümlere bırakılmayacak kadar önemliydi. Devrenin amacına uygun bilimsel çıktılar alınmadan kâğıt üzerinden, baskılı hale aktarılması uygun bulunmuyor ve onaylanmıyordu. Kaynakları verimli kullanmak öncelikliydi. Mühendislik zamanının kıymeti söz konusuydu ve bir defada doğru neticenin alınması gerekliydi. Özgüven tartışmasız doğru sentezle elde ediliyordu. Değer yargılarının temeli, tasarımı sağlıklı hesaplamaya dayandırmaktı.
Önceleri bir çelişki yaşadığımı hissettim. Neden derinlemesine matematik ve fizik öğrenmem gerektiğini yadırgamıştım. Biran önce eğitimi tamamlayıp hayata atılmanın sabırsızlığını yaşıyordum. Netaş’ta tasarım mühendisi olarak başlamıştım ilk yıllarıma. Gerçekler kolay kabullenilmiyor, hatalarla yüzleştikçe öğrenebiliyor insan. Bekleneni karşılamayan ürünlerin serüveni de kısa sürüyor. Fayda sağlayamayan, çabucak bozulan elektronik devrelerin kök analizlerinde matematiksel hesaplamaların duyarlılıkla tamamlanmadığını hep fark etmişizdir. El yordamı, deneme yanılma yöntemi tercih edilerek tasarlanan ürünler, hiçbir koşulda başarılı olamamıştır.
Uzmanlığa ve deneyime güvenmeyi istemek kadar doğal bir düşünce olamaz. Ancak gözden kaçırılan ufacık bir yanılma kaçınılmaz büyük hasarlara sebep olabilir.
Henüz tüm devrelerin bütünüyle kullanılmadığı bir çağda güvenebileceğiniz tek araç bileşenlerin veri belgelerinde saklıydı. Her bir bileşenin çalışma aralığı ve yaşam ömrü üretici firmanın garantisi olarak sıralanmaktadır. Uygulama şartlarının sınırları incelikle belirtilmiştir ve genellikle kusursuz ortamlardaki verilere dayandırılmıştır. Her bir bileşenin bozulma olasılığı yukardan aşağı sıralanır, toplanır ve sistemin bütünleşik çalışamama vuku sıklığı belirlenmiş olurdu. İdeal koşullarda hesaplanan değerlerin, zorlayıcı ortamlarda süratle bozulduğunu kısa zamanda kavramıştık. Örneğin ısı, nem, toz, hava akımı, elektromanyetik dalga ve titreşim, ömür bitirici etkenler olarak görünür olmaktaydı.
Henüz donanım emekleme aşamasındaydı, tüm devreler daha ilk evrelerinde bulunuyordu. Başta sevinmiştik, çünkü her bir bileşenle ayrı ayrı uğraşmaktansa bir araya gelmiş toplu bir devre tek bir rakamla tabloya yerleştirilebilirdi. Sığınmak istediğimiz limanın, fırtınadan kolayca kaçılabilecek bir niteliğinin olmadığını çabucak fark ettik. Karmaşıklık artmıştı. Süreklilik ve devamlılık için halka halka yeni dokunuşlara ihtiyaç duyulmaktaydı.
Yazılım yeterli değildi, mikro işlemcilerle uğraşmamız sadece makine diliyle mümkün olabiliyordu. Yani her zaman ki gibi iş başa düşmüştü ve kâğıt kalem işlemlerle uğraşmak gerekiyordu. Sistemlerin sadece elektronik ürünlerden oluşmadığı bilgisiyle yüzleşmemiz de uzun sürmedi. Mekanik tasarımın cazibesi ve güzelliğiyle tanışmak sistemlerin çekiciliğini arttırmıştı. Ancak şimdi de farklı bir sorunla baş başa kalmıştık. Sistemler, devre içi, işlevsel, çevre, iklim, yayın, etkileşim, üretilebilirlik, trafik, yükleme, şaşırtma gibi sayısız adette testleri başarıyla geride bırakabiliyordu.
Doğa güçlerine ve koşullarına uyum gösterebilmek için sarsıntı deneylerine başlamamız kaçınılmazdı. Hayretler içinde kaldığımız gerçekle, sanki uykudan uyanmıştık. Zorlama 3 eksende ve süre dilimlerinin değişik zamanlaması ile test altında ürünlere uygulandı. Yerinden çıkan elektronik kartlar ve bağlantı elemanları, ışıkla gerçekleşen mekanik bükülme, esneme, seyim ve ağırlık dağılımının düzensizliği nedeniyle oluşan arızalar açıklama gerektiriyordu. “Genellikle kolay başlangıç yapabilmek için ağır doğrultucular üst raflara yerleştirilmişti” Uyguladığımız testlerin standartlarını ve kodlarını yazarak sizlerin vaktini almak istemiyorum. Yanlışlarımızı gördük, öğrendik, derhal harekete geçtik.
Zamanla bütünleşik çözüm üretmenin yetkiliğine kavuşmanın mutluluğunu yaşamaya başladık. Donanım, yazılım, mekanik, endüstriyel tasarım uzmanlığımız gıpta ile anılmaya ve küresel beğeniyle anılmaya başlandı. Netaş Araştırma Geliştirme kırsal alan iletişim sistemleri tasarımında tek amaç vardı. Her ne pahasına olursa olsun kesintisiz iletişim sürdürülmeliydi.
Uğraşıldı, didinildi, titizlikle dayanıklılık hesapları yapıldı, ölçüldü. Tutturulamayan, sonuçlarla asla yetinilmedi. Kollar sıvandı, çizim tahtasına geri dönüldü, gerektiği durumda sistemlerin mimarisine kadar varan değişiklikler yeniden kurgulandı. Hasar görme ihtimali yüksek alt sistemler yedeklendi. Emin adımlarla yol kat ettik, üzerimize düşeni akıl yolu ve özveriyle tamamladık. Türk teknolojisinin sağlamlığını tüm dünyaya kanıtladık.
Bütün kararlarda, bilimsel çalışmaları el üstünde tutarak ve saygı göstererek, inşa edilecek ürünler, övünç kaynağımız olacaktır.
Murphy kurallarından birisini hatırlatmak istemeyerek, yazımı tamamlamak istiyorum.
“Herhangi bir şeyin hatalı üretilme olasılığı varsa bu hata sahada mutlaka oluşacaktır ve daha önemlisi bu hata en büyük hasara sebep olacaktır”
Bir daha böylesine bir yıkımın yaşanmaması dileklerimle…
Sağlıcakla kalın.
İcrayı San’at Eyle