Başlarken: İngilizce “Digital” kelimesi karşılığı, Türkçe “Dijital” kullanımı yerine “Sayı” “Sayısal” sözcükleri tercih edilmiştir.
Son zamanlarda bankacılık alanında yaşanan gelişmeleri Beyaz Karanlık olarak tanımlarsak sanırım doğru bir tespit yapmış oluruz. 1000 km/h hızla yol alan bir uçağın bir anda sis bulutu içine daldığını hayal edin. Ortam aydınlık mı? Evet. Yetkin pilotların gözleri en yakın mesafeyi bile görmezken uçağı sağ salim yönetmeleri… Güvenebilecekleri sıradan olmayan cihazları duyarlılıkla izlemeleri ve kararlarını oluşturmaları… Başarının sırrını, ekip, özgüven, eğitim ve teknolojiyi içselleştirme becerisinde aramak gerektiğini düşünüyorum.
15. yüzyılda İtalyanca “Banca”, Fransızca “Banque” sözcüklerinin Türkçe anlamı Masa. Bankacıların yeşil örtülü bir masa üzerinde işlemlerini gerçekleştirmelerinden dolayı bu isimle anılır olmuş. Uzun süre geleneksel yapısını, düzenliliğini koruyan bankacılık, yakın zaman içinde ciddi değişime kucak açan alanların başında sayılmaya başlandı. Ancak teknolojinin böylesine akıl almaz seviyede gelişmesinin kestirimi ise yapılamadı. Doğal ve olağan doğrusal süreklilik süreci tersyüz oldu. Sanki potansiyel enerji uzun süredir biriktiriliyordu da bir çırpıda salıverildi. Şok dalgası rahatımızı bozdu, hepimizi hazırlıksız yakaladı. Bir sabah uyandık ve kendimizi Beyaz Karanlığın içinde buluverdik. Elbette konuyu farklı ele aldığımın farkındasınız. Amacım hayret verici ölçekte ivmelenen Sayısal Dönüşümü derinlemesine anlamaya çalışmak. Günlük koşuşturmacadan kısa bir süreliğine ayrılmak ve yeşermekte olan fidana daha yakından bakmak.
Temelinde dünyada Sayısal Dönüşüm kurumun tamamını sarıp sarmalayan yeni iş yapış tarzı olarak benimsenmiştir. Oysaki ülkemizde Sayısal Dönüşüm bir teknoloji projesi olarak yorumlanmaktadır. Yönetişim “Governance” biçiminin de geleneksel kalıplardan kurtulması şartı aranmaksızın konu teknik bölüme aktarılmaktadır. İşletmelerimizin büyük çoğunluğunda Sayısal Dönüşümün kurumsal mimarileri etkilemesine hatta sarmasına seyirci kalındığını dile getirmek isterim.
Esasında alışılagelmiş dönem, belirsizlik, devamsızlık neticesinde kesintiye uğradı. İş dünyası bambaşka bir yöne doğru evrildi. Sipariş, üretim, teslim çevrim içi anlık planlanır uygulanır oldu. Gerçek ekonomi ile finans eş zamanlı hareket kabiliyetine kavuştu.
Böylece dönüşümü savuşturmamak için seçeceğimiz formül daha başlangıçtan belli oldu. Teknolojiyi benimseyecek ya da ilerlemenin dışında kalacaktık. Yeniliklere uyum göstermeye çaba harcadıkça yeni zorluklarla karşılaşmamız da kaçınılmaz oldu. Küresel olayların etkisinde gelecek öngörüsü tasarlamak doğru yol haritası belirlemek nerdeyse imkânsız hale geldi. Gelgelelim teknoloji kurumun ve bireylerin yaşam şekline dokunacak ve yapmadığını bırakmayacaktı.
Araştırmalar, küresel Sayısal Bankacılık pazarının inanılmaz rakamlara ulaştığını ve 1 Trilyon $ seviyesini geçtiğini vurguluyor. İcatçı oyuncuların pazarda konumlanmaları ile birlikte sunulan hizmetlerin çeşitlenmesi ürünlere ayrı bir renk getirmiş görünüyor. Örneğin teknoloji şirketlerinin ödeme sistemlerine giriş yapmaları gibi. Seçenekler arttıkça müşteriyi kazanmanın maliyeti ancak işlemlerin basitleştirilmesi ile mümkün olabiliyor. Deloitte1 ticari bir müşteriyi sisteme dâhil etmenin bütçesini 30,000 $ olarak tahmin ediyor. Teknoloji adımlarının, doğru yatırımla, hızlandırılması ile müşteri kazanımında %50 tasarruf sağlanabileceği belirtiliyor.
Çeviklik, hızlı sorun giderme, arka ofis süreçlerinde çarpımsal ve üssel yeniden doğuş… Niyet ve hedeflerin başlıca unsurlarını oluşturuyor. Yeni ürünlerin, girişimci yaklaşımıyla geliştirilmesi ve müşteriyle erken buluşturulması… Örneğin SüperApp Aldatıcı mı? Kurtarıcı mı? Olacağını tartıştığımız platform araçlardan. Teknoloji öncüsü finans sektörünün desteğiyle yazılım alanında sıçrama yapabileceğimiz gelişme olabilir mi? Denemeye Değer.
Ödeme sistemlerinde esneklik, kolaylık yaşantımızda yerini aldıkça müşteri sadakatının nasıl gerilediğini de gözlemliyoruz. Günümüzde Sayısal bankacılık, müşterilerin, makinelerle iletişimi ve karşılıklı konuşma ve görüşme becerilerinin geliştirmesi için yeni fırsatlar yaratmaktadır. Araştırmalar iletişim tercihinin insan yerine makinelere kaydığını göstermektedir. Dolayısıyla yapay zekâ öngörü algoritmaları, görüntü tanıma, robotik süreç otomasyonu (RPA), akıllı cihazlarda bulunan biometrik tarayıcılar ve ilave olarak doküman okuma ve yorum, bankacılığın vazgeçilmez araçları olacaktır. Büyük veri analizine dayalı müşteriyi tanımak (KYC) ve memnun etmek için geliştirilen cazip kişisel bireysel çözümler beğeni ile karşılanacaktır. (OMNI Channel) Çoklu ortamdan erişim ve iletişimin kolaylığı… Yeni deyim müşterinin Kalp Payı sevgi ve bilgiyle kazanılmalıdır.
Küresel eğilimler içinde yükselmekte olan iki hassasiyete dikkatinizi çekmek istiyorum. “ESG” , “DEI”.
Özellikle finans alanında görüntüde değil, sayısal kimliğini kıymetlendirecek hiperbol eğrisinde yukarı tırmanışı sağlayacak (ESG) Çevre, Sürdürülebilirlik ve Yönetişim anlayışı. Tomurcuklanan bir gül gibi açmaya hazır bir çiçek. Aranan, beklenen, izlenen ısrarlı yenileşim. Unutulmamalı, müşterilerin gelişigüzel, antika görünümlü hizmet sağlayıcılarına saygıları azalacaktır. Tutsak müşteri kalmayacağını varsaymak ve bağlantıyı sağlamlaştırmanın kaçınılmazlığına inanmak şart olacaktır. Sunulan ürünlerin ESG çerçevesi içinde barındırılması, resmi daha sevimli hale getirecektir. Dolayısıyla katma değerde yükseliş rekabetçiliğin önünü açacaktır.
Örnekle konuya değinecek olursak…
ESG derecelendirme sisteminde düşük puanlı tedarikçilerle çalışmama, sınırları zorlayan şirketlere öncelik tanıma… Bütünleşik ESG kurgusunun yönetişim felsefesi olarak benimsenmesi ve uygulanması… Yatırım yapılacak aday şirketlerde ESG önceliğinin koşul olarak belgelerde yer alması… Müşterilerin algısına artı yansımasının karşılığı bulunacaktır.
DEI Artık, Çeşitlilik, Hakkaniyet, Kapsayıcılık davranışını özümsemiş ve doğru yaklaşım modeli geliştirmiş finans sektörü oyuncularının nasıl üstünlük sağladığı ayırt edilebiliyor. Büyülü, sessiz ve doğal itibar kazandırıcı sosyal sorumluluk etkinliklerinin gereksinimi titizlikle planlanmaya ve ölçülmeye devam ediliyor. DEI görüşü ise niyet ötesinde uygulamalı bakış açısı olarak benimsenmeli ve iletişimi duyarlılıkla yerine getirilmelidir.
Bankacılık liderleri sürekli yaşadıkları değişim rüzgârlarından çok sert olanı ile karşı karşıyalar. Ani, hızlı, inişleri daha derin, çıkışları daha yüksek bir yolculukta yeni yetkinliklere ihtiyaç duyacaklar. Amacın değişmediği serüvenin öncelikleri, iyileştirilmiş müşteri deneyimi, arka ofisinin verimliliğinin rekabetçiliği ve yeni gelir kaynaklarının keşfi olacak. Geçmişte biriktirilen yönetsel beceriler uzun dönem stratejilerin geliştirilmesine mesnet oluşturabilir. Hâlbuki şimdi kurumsal haftalık tahmin ve taahhüt müşterilere gösterilen çarpıcı özen ve dokunuş yeni kavramlar olacak.
Beyaz Karanlık içinde ortak paydaşlarla birlikte oluşturulacak bütünsel yaklaşım Sayısal Dönüşümün anahtarı olacaktır. Sisin dağılmasını beklemeden, cesaretle duruma tanı koymalıyız. Sayısal Dönüşüm kolay olmayacak, sezgilerimize güvenmek ve basamakları tırmanmaya başlamak ve bilgelikle ilerlemek…
Sağlıcakla kalın.
İcrayı San’at Eyle