Yönetim ve denetim altında tutulması gereken alanların büyüklüğü, bilginin hedefe ulaştırılmasında geçen süre zaten ciddi bir zorlama durumu ortaya koymaktadır. Ünlü Sezar Latin diliyle gönderilen haberleşme sisteminin ileride yaşanacak gelişmeleri desteklemeyeceği gerçeğinin farkında olarak ilk kodlama aracının icat edilmesini sağlamış oldu.
Milattan önce 49
yılında Sezar küçük ve tek bir tümen “legion” ile Rubicon nehrini geçerek Roma’ya yönlendi. Rubicon nehri ismini Latince
kırmızıdan almaktaydı. Sığ yatağının altında demir cevheri bulunması
dolayısıyla nehre kırmızı bir renk görüntüsü hâkimdi.
Aslında kendi
kontrolündeki kuzey bölgesiyle İtalya arasında ki antlaşma Rubicon nehrini
sınır olarak belirliyordu. Yasal olarak hükümlerin karşılıklı çiğnenmemesi ve
hududun geçilmemesi tanımlanarak, sınır hattından geçişlerin engellenmesi
saptanmıştı. Sezar aslında ırmak niteliğinde olan bu suyolunu geçmeden önceki
gece ciddi bir tereddüt yaşamıştır. Bir solukta aşılacak engelin stratejik sonuçlar
doğuracağının farkındaydı. Hareketin hemen öncesinde komutanları ile
toplanarak, doğaüstü bir gücün kendisine cesaret ve kuvvet verdiğini
söylemiştir. Ardından çekinmeden Rubicon nehrini aşmış ve sezgilerine güvenerek
yoluna devam kararı vermiştir. Diğer tarafa yaşanan ilk akşam yemeğinde o
tarihe mal olacak ünlü sözü söylediği ifade edilmektedir.
“alea iacta est” sözcükleri, geri dönüşü olmayan bir maceraya
atılmanın açıklamasıydı. Bir tarafta gösterişi, diğer tarafta ise kaygıyı
yansıtmaktaydı. Yüzleşmekte olduğu riskin de farkında olarak serüvene devam
etmek anlamına geliyordu. İngilizce karşılığı olarak zar atılmıştı anlamını
taşıyordu “the die is cast” kelimeleri
ile örtüşüyordu. Türkçeye çevirisinde kullanılan “ok yaydan çıktı” deyimi kanımca daha yalın bir gururu yansıtmakta.
Bazı kaynaklar bu deyimin Yunan yazar Menandros’a ait olduğunu belgelemektedir.
İlerleyen süreç
içinde Sezar savaşı kazanarak Roma İmparatorluğunun temellerini atmış oldu.
Topraklar
genişledikçe haberleşmenin nasıl önemli olduğu gerçeği de çarpıcı olarak su
yüzüne çıkmaktaydı. Özellikle askeri iletişim karşılıklı gönderilen mesajların
yalın bir dille yazılmasını gerektiriyordu. Öte yandan masajı taşıyan atlı
ulakların yollarının kesilip notların ele geçirilmesi başarıyı yavaşlatıyordu.
Dolayısıyla bilginin bir şekilde çarpıtılması ve anlaşılmamasını düzenlemek
kaçınılmaz olmuştu. Ancak hedefe ulaşılınca kodlanmış bilginin çözülmesi,
gizliliğin kaldırılması ve talimatın düğümünün açılması başarılmalıydı.
Ortam ilerleme
üzerine kurgulanmıştı, iletişimin güvenliğinden emin olunmalıydı. Daha da
ilerisi düşünülerek, taşıyıcının tutsak alınması durumunda içerik deşifre
edilememeliydi. Aranan çıkış yolu Sezer Şifresinin buluşu olarak kabul gördü. Şifreleme
karmaşıklığın seviyesini arttırmanın, kullanımın çekiciliğini azaltacağının,
farkında varılmıştı. Öyleyse derinlemesine zorluklardan kaçınılarak benzersiz
algoritma komutanların kullanımına sunuldu. İlk kriptolama tekniği tarihe mal
oldu.
Hal böyle olunca
yenilikçi bir gereksinim fikri heyecan yaratmıştı. Mekanik otomasyon için
gelişmiş bir ürün ihtiyacı fazlasıyla karşılayacaktı. Hız artacak, hatalar en
aza indirilecekti. İççice geçmiş hareketli iki parça soruna çare olmuştu. Dış
çemberdeki harflerin iç çemberin kaydırılmasıyla
İlave bir özellik
kendiliğinden aracın esnekliği sayesinde kazanılmıştı. Ve artık şifre 3
kaydırmayla sınırlı değildi ve faklı algoritmalar harflerin denkleştirilmesinde
kullanılıyordu. İlham veren “Caesar Cipher” inanılmaz bir buluş olarak irtibat ve
erişim yeteneğimizde çığır açtı.
Şimdi sizlerin bu
kadar basit bir cihazın nasıl olurda etkisinin bu kadar kapsamlı olduğunu sorar
gibi hissediyorum. Haklısınız net açık ve süratle belirli düzeyde geliştirilen
ürünlerin pazar ömrü uzun olmayabilir. Bir eksiklik giderilmiştir ve belki de gelecekte
aynı doğrultuda çok daha karışık, girişik sorunlara araç olacak ürünler için
ilk kıvılcım çakılmış olabilir. Önemli olan nefes bile almadan icatçılığa devam
etmektir.
2100 yıl önce
Sezar’ın Şifresinin çok ama çok ötesinde donanım ve yazılım tabanlı olağan üstü
yapılar yaşantımızın bir parçası oldu. Savunma, Finansal Teknolojiler,
e-ticaret ve aklımızın ucundan dahi geçmeyen her alanda güvenliğin
hassasiyetinin farkındayız. Hiç görmediğimiz kişisel sertifikalar altyapılarda
bizim için uçuşuyorlar. Algoritmaların kullanımı sayesinde daha doğru kararlar verebilmemizi
kolaylaştırmak üzere veri üretimi üssel olarak sürdürülüyor. Amacın barış içinde daha
yaşanabilir bir dünya olduğu gerçeğinden hareketle ufuklara yelken açıyoruz.
Kendime şu soruyu
sormaktan kaçınmıyorum. Karşı karşıya kaldığımız çetrefillik yeni keşifler
yapmamızda ürkütücü mü oluyor? Daha sade kullanıcı, tüketici davranışını mı
tercih ediyoruz?
2000 yıl öncesinin cüretle sebep olduğu küresel değişimin nerede ve nasıl
başladığının bilincinde olarak geleceği planlamanın saygınlığını önemsemeliyiz.
2000 yıl sonra tarih kitaplarında
yer alacak ve müzelerde onurla sergilenecek ürünleri şimdiden gündeminize
alacağınızdan eminim. Yeni Rubicon
nehirlerini hevesle geçmeyi, aklınıza eseni gerçekleştirmeyi hayal edin. Ok
yaydan çıktı hedefe ilerliyor.
Sağlıcakla kalın.
İcrayı San’at
Eyle
Not: Mesleğimin mühendislik olduğunu unutmayarak, tarihsel bilgilerde eksikliklerim olduysa kusura bakmayın.