Küresel ticari manzarayı, bir resmin eksiksiz
renkleri olarak, hayal edebiliriz. Resim yakından incelendiğinde ise
bütünselliğini yitirdiği ve görüntünün kümelere ayrıldığı göze çarpacaktır. Aslında
parçaların koşullarının tutkuyla bir kez daha tanımlanması başlatılmıştır.
Tablo bulanıklaşmıştır, ayrıntılar ve sınırlar ince bir çizgi ile değil kalın
gri renkli bantlar olarak belirmeye başlanmıştır.
Yeni ekonomi bilgiye dayalı olarak bilginin
üretimi, dağıtımı ve ticareti sayesinde ekonominin büyümesinin temelini
oluşturmaktadır. Şimdi resim, kütüphane raflarında dizili, konuları, dilleri,
ayrı, farklı kültürleri yansıtan, kitaplar benzeri bir yapının ortaya çıkması gibidir.
Belirsizliğin artarak devam edecek beklentisi de yaygın şekilde
tartışılmaktadır. Ayrıca kütüphane adacıklarının karşılıklı birliklerine olan
mesafelerinin de genişlediği fark edilmektedir. Kütüphane benzetimine devam
edecek olursak. Bilim ve Teknoloji yığınlarının çerçevelerinin bir bulmaca gibi
karıştığı, gerçeği su yüzüne çıkmaktadır.
Gelişmiş ülkelerin hizmet ağırlıklı
yapılanmasının, yeni ekonomi öncelikleri içinde sayılması kaçınılmazdır.
Yürütülen çalışmalar hizmet sektöründe sağlanan istihdamın tarım ve sanayi
toplam rakamından daha yüksek olduğunu işaret etmektedir.
Dolayısıyla bir köşede daha korumacı ve
bölgesel yaklaşım, diğer köşede ise alışkanlıkları değişime zorlayan sayısal
dönüşüm. Hal böyle olunca kendisini acımasız bir ring içinde sıkışmış bulan
çalışanların soluk soluğa sağa, sola koşuşturma yerine sakin kalıp düşünmeye
ihtiyacı olacaktır. Mesele insanların bilgi ve becerilerin yani beşeri
sermayelerinin ekonomik değeri olan bir varlığa dönüşmesidir.
Küresel teknoloji eğilimlerine, yapay zekâ,
bilgiyi işleme ve derleme, robotik otomasyon, enerji üretimi, depolama, kripto
paralar olarak öncelik verilebilir ve tanımlanabilir. Yeni ekonomi özünde kavramların
yeniden tasarımını öngörmektedir. Sonuç olarak oldukça kısa bir zaman dilimi
süresinde iş yapış tarzı bambaşka bir sürece ilerleyecektir. Beklenti 2030
yılına erişildiğinde mevcut yetilerin yarısının geçerliliğini yitireceğidir. Sanal
ve gerçek ortamlar birbirlerine karışacak ve bağlantılı kalabilme bir meziyet
olarak yükselecektir. Bu nedenle yeni ekonomiye evrim hasreti yadırganmamalıdır.
Lakin başarıya ulaşmanın önündeki en ciddi çekince insan kaynaklarının
yetişmesinde aranmaktadır. Özlenen neticeye erişim, geçiştirmeden değişimi
kucaklayarak ve gayretle takip ederek başarılacaktır. Özellikle vurgulamak
isterim, aman canım sende ne olacak zaten her şey yolunda anlayışı
aşağıya gidişin başlangıcıdır.
En üst düzeyden başlayarak yeni beceriler
kazanmak için kollar sıvanmalı ve yenilikleri öğrenmeye cesaretle
başlanmalıdır. Bilgilenmek, bir yarış pistinde mücadele eden sürücüler gibi düşülmelidir
ve geri kalınmamalıdır. Öğrenme bulaşıcıdır. Teknoloji kendini alamayan, baş
döndürücü bir hızla pazara akışkanlığını sürdürmektedir. Genellikle öğrenme
gündeme gelince peşinden de bir varsayım takip etmektedir. Dolayısıyla kural ve
kuramları öncelikle teknolojiyi özümsemekte aramaktayız. Hâlbuki bilim
insanları, öğrenmenin sosyal bilimlerde ve yararın teknoloji ile sanatın
karışımda aranması gerekliliğinde hem fikirdir. İnsana, özellikle ince
yeteneklere yatırım seçkin uzmanların yeni ekonominin sürücüleri niteliği
kazanmaları için elzemdir. Meraklı bakış, kurcalamaya izin, icat çıkarmaya
teşvik imrenilecek davranış biçimleridir.
Geniş coğrafi alanları ve farklı sektörleri
ziyaret etmiş bir yönetici olarak kaygı ve ürküntünün bilinci içindeyim.
Duyduğum deyimler arasında “Pişmiş Aşa Su Katma” veya İngilizce “Business as Usual”
kaynamakta olan tencerenin ateşini sürdürmenin dengesini ifade ettiğini
anımsıyorum. Haklılıklarından şüphe yok. Öte yandan belki ateşi biraz kısarak
elde edilecek verimlilik, gelenekselliği terk ediş için yeterince kaynak
tahsisini tetikleyebilir ve atılıma zemin hazırlayabilir. Sürdürülebilir
uyumun, merdivenin bir sonraki basamağına sıçramak olmadığı bilinci ile
pürüzsüz ve sürtünmesiz bir serüven benimsenmelidir.
Sağduyu ve hoşgörüyle geliştirilecek,
özgünlüğün barındırdığı çeşitlilikten
bahsetmeye devam edelim. Yeni ekonominin gelişmesini, yaşanmakta olan küresel
insan hareketliliğinin, farklılıklarını sezinlemek ve anlayışla karşılayarak, verimli
etkinliğe dönüştürmek olarak da anlamlandırmalıyız. Kimsenin dışarda kalmadığı,
herkesin fikir ve anlayışına uyumlu görev dağılımının yapıldığı kapsayıcı bir ortamın sağlanması
elbette beraberinde bambaşka bir mutluluk kaynağı oluşturacaktır. Aklımızda
hiçbir zaman çıkarmayacağımız çağdaş disiplin “Mutlu çalışan mutlu müşteri”
birlikteliğidir. İş yerinde doğan kıvılcım aynı zamanda bireysel olarak
yaşamımızda yerini alacaktır.
Böylece arka sıralarda yer almak yerine,
işleri büyüterek, pazarda tutunmaya devam edebilmenin olanağı yaratılabilir.
Rastgele değil, nasıl büyümek istediğimize bağlı olarak atılacak doğru
adımların araştırılması ve planlanması ustalıkla yerine getirilmelidir. Yeni
ekonomik koşulların zamanı büktüğünü hatırlayarak vakit kaybetmeden taze amacın
ve hedeflerin belirlenmesini fazlasıyla umursamalıyız. Farklı kültürler ve
ekonomiler birbirleri ile etkileşime imkân sağlayarak yeni iş birliklerinin
doğmasını sağlayacaktır. Zaman, artık hepimizin, bir dünya vatandaşı
olduğumuzun bilinilirliğini, kavrama zamanıdır.
Bir sonraki engellenemez, küresel ticari
devamsızlığın veya kırılımın ne zaman ve nasıl oluşacağını öngörmek oldukça
zordur. Bu sebeple ekonomiyi ve toplumları derinden sarsacak küresel riskleri
tahmin etmek ve tedbirleri tasarlamak zaruri bir planlamadır. Dayanıklılığı
test edebilmek, benzersiz senaryolar ile hazırlıklı olmak olupbittiye teslim
olmamak bir yükümlülüktür ve kaçınılmazdır.
Asla çaresizlik içinde kalmadan ve yollar
çatallaşmadan, düzgün geniş kapsamlı önlemler paketi tasarlamak, güvence olacaktır.
Sürecin tadını çıkarmak ve keyif almayı da
ihmal etmeden yeni ekonomi, yeni öyküler gaye ve niyetiyle başarı peşinden
koşmak dileklerimle.
Esen kalın.
İcrayı San’at Eyle