18 April 2025

Yapay Zeka Aynada Ne Görecek?

Yapay Zekâ ne zaman aynaya Bakacak?

Anlatımlarında ve konuşmalarımda dilimden hiç düşürmediğim, İngilizce “Artificial” kelimesinin ilk üç harfinin “ART” sanat anlamı taşıdığıdır. Aslında bu sözcük ile sevgi ve bilgi ile çözüm üretmesi öngörülen yapay zekânın teknoloji/sanat kavramına olan yakınlığı ve birlikteliği ifade edilmektedir.

Yazılımcıların bir çırpıda su üstünde yüzen nilüferler gibi ortaya çıkardıkları, renkli görüntü doyumsuzdur. Zarif biçimlerin, düzgün şekillerin ve çağdaş yazımların türetilmesini sağlayan kodları tuşlayan parmaklara güvenilmektedir. Hakikaten büyülü ve gizemli sonuçlar elde etmenin cazibesi giderek artmaktadır. Dolayısıyla sunulmakta olan alımlı çekiciliğine kapılmak doğal olarak kaçınılmazdır. Dalgaların üzerinde sörf yapmanın keyfi nasıl bir mutluluksa suyun altını keşfetmenin merakı da aynı hazzı verecektir. Ne kadar derinlere dalınırsa işin yüzeyden belli olmayan karanlık görünen çevresi aydınlanacaktır.

Bu sebeple, hiç düşünmeden kısa yoldan harikalar yaratmanın peşinden koşmak tercih meselesi olmaya başlamıştır. Çekinmeden faydalanmanın neticesinin artık kişisel danışman işlevine taşınmasının da farkında olunmalıdır. Elbette böylesine gelişmiş bir yardımcıdan yararlanmamak yarışı kazanamamak ile sonuçlanacaktır. Deneyimin alışkanlık haline getirilmemesi, verimliliğin ve etkinliğin hasar göreceği yarışmada küme düşmeye sebep olabilecektir.

Mesele kodları yazan parmaklarda değildir.

İkilem, sistemin kavramsal tasarım ve mimari yapısıyla ilgili, yaşanmaktadır.

Gözlemleyen gözlemlenendir.

Doğduğumuz günden itibaren belleklerimize, akılımıza yazılmış olan düşünceler gözlemlediğimiz bütün görüntüleri kendimize göre şekillendirmekte midir? Zaman yeni öğrenimlerle birlikte insanlığı bir aracın derin izlerinin içinden çıkamayacağı bilinmez bir hedefe mi götürmektedir? Örneğin şartlanmış düşüncelerden arınmış olarak bir ormanın kokusunu içimize çekebilir miyiz? Temelde geçmiş anlayışımız, başımızın etrafından dolaşan bulutlar gibi düşüncelerimiz, anında alacak olduğumuz kararların önünde engel teşkil edecek mi? Sessiz ve sakin bir duruş ile gerçekliğe bakabilecek miyiz? Yoksa yanılsamaya ve aldanmaya devam mı edeceğiz?

Yapay zekâ icatçılarının, derlenmiş olan bilginin saflığından hiç kuşkusuz şüphe duymadıklarını varsaymak durumundayız. Ya da doğru filtrelerin devreye alındığını gerçek veri ile asılsız ve yapmacık arasında ayrım yapılabildiğini benimseyecek miyiz? Yapay zekânın da gözlemleyen olduğu fikrinden hareketle öngörü ve önerilerinin ne kadarının serbest üretilmiş verilerden sağlandığından emin olunacak mı?

Uzunca bir zaman dilimi sonrasında yapay zekânın gökyüzüne yapıştırdığı resimlerin, bilgilerin, düşüncelerin doğal benzerlerinden katbekat daha fazla olacağı gerçeğiyle karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır. Kanımca süreç tahmin edilenin çok ötesinde bir hızla gelişecektir. Bir gün gelecek hayretler içinde kavrayacağız, tuhaf belirtiler anlayışımızı değiştirecek. Yapay zekâ hassasiyetle bizzat bulguladığı içeriğin esiri mi olacak? Her şeyi öğrenmiş yapay zekâ artık karşısında duran aynaya yansıyan kendi görüntüsü ile rastlaşacaktır. Haliyle bıkmadan, usanmadan sağgörü ile yeni seziler oluşturmayı programlandığı gibi sürdürecektir. Ancak gözlemleyen kendi dünyasını duyumsamakta ve gözlemlenendir. Tablo bulanıklaşmaya, sis ve pus manzarayı kaplamaya başlayacaktır.

Haksızlık etmeyelim, bu aşamaya erişimin nasıl ve ne zaman oluşacağını kestirmek şimdilik zorlama olacaktır.

Peki, saman altından su yürütmeye çalışacak olan bu davranışın tanımı yapılabilir mi? Hazır mısınız? Mesleğimin mühendis olması nedeniyle sadece kısaca değinerek konuyu vurgulamak istiyorum.

Bovine Spongiform Encephalopathy, sığırların süngerimsi beyin hastalığı (BSE) veya daha yaygın halk ismiyle deli dana hastalığı. 1980 li yıllarda ortaya çıkan deli dana hastalığı Prion adı verilen anormal proteinlerin beyinde birikmesi ve sinir sistemini etkilemesi sonucu ortaya çıkan nadir bir hastalıktır. Hayvanların et ve kemik artıkları ile beslenmeleri sonucunda yakalandıkları bulaşıcı bir hastalıktır.

Yapay zekâ deli daha hastalığı benzeri bir sorunla karşılaşabilir mi? Kendi özgün üretimini usulcacık kendisi tüketerek çıktılarda üzerine düşeni yapmak yerine, aklına esini sunmak gibi bir tutum sergileyebilir mi? Henüz bu sıkıntıyı hayal etmek ve kafayı yormak gereksiz olabilir. Zamanı gelince çaresi bulunulacaktır ve icap eden değişiklikler için uzmanlar üzerlerine düşeni yapılacaktır.

Harikalar yaratmaya devam eden Yapay Zekânın insanlık için barış için zemin hazırlaması imrenilecek bir iyilik ve güzellik olacaktır. Geçmiş düşüncelerin hem kendisinden hem de kullanıcılardan ayıklanmasında hevesle hareket etmelidir. Özenle nitelikli tohumlarının atılmasına ve yeşermesine yol göstermek ile yardımsever yanının da takdir edilmesini sağlayacaktır. Geleceği hissetmek ve bugünden ayrıntıları keşfederek doğru adımlarla ilerlemek başarının anahtarı olacaktır.

Gözlemlenen harikulade estetik nilüferleri, kendimizin aynası gibi değil, olduğu gibi bütün güzelliği ile izlememiz dileğiyle.

İcrayı San’at Eyle